Cihan Aktaş- Kızım Olsan Bilirdin

Kızım Olsan Bilirdin kitapı sekiz öyküden oluşmaktadır. Kitap “Bebeğin Banyosu” öyküsü ile başlayıp “Son Mutluluk” öyküsü ile bitiyor. Öyküler genel olarak hasta insanların yaşamlarından bir parça sunar. Her ne kadar kitap sekiz öyküden oluşsa da kitabı diğer öykü kitaplarından ayıran yönleri de var. Kitaptaki öyküler aynı karakterin çevresinde süregelen bir olaylar zincirinin birer halkası gibi birbirleriyle ilişkili. Bu sebeple kitaba uzun öykü kitabı ya da öykülere bölünmüş roman kitabı şeklinde bakabiliriz. Öyküler arasındaki ilişkiler kitabın kurgusunu daha sağlam ve bütüncül hale getirirken yazarın yalın dili ve hikayelerin anlatım şekli  olayları da gerçek yaşamdan kesitlermiş gibi vücuda bürüyor.

Cihan Aktaş’ın star gazetesine ve dünyabizim.com’a vermiş olduğu röportajlardan öykülerin gerçekçiliğinde annesinin geçirdiği Alzheimer hastalığının da etkisi olduğunu öğreniyoruz. Kitap ihtiyarlamaya başlamış Alzheimer hastası bir annenin kızı ile olan ilişkileri anlatılıyor. Anne ile kızın rolleri değişmiş, kızı annesine bakmaya başlamıştır.

Yazarın anlatımı yalın, akıcı ve sohbet diline yakın. Son derece naif anlatımlar var. Özellikle hasta annenin, kızı ve bakıcıyla yaşadığı bazı diyaloglar çok güzel. Burada naif anlatım diye kenarına not aldığım bir kısmı eklemek istiyorum.

 

“ Eskiden kalabalıktı bu ev, dedi. Hatırlarsın, biri gelir biri giderdi, ocakta hep bir şeyler kaynardı. Artık pek kimse uğramıyor. Çocuklar büyüdü. Her birinin iş telaşı, okul telaşı var. Çocuklarını bebeklik çağında bana bırakır, akşam almaya geldiklerinde de yemeğe kalırlardı. Şimdi gelmeye sebepleri yok. ” s.34

Ve kitap yeni bir öyküye kapı aralayan bir cümleyle sona eriyor ?

“ Kaç kadın felçli babasına baktığı için deliler gibi sevip güvendiği kocası tarafından terk edilmiştir acaba ? ”  s.142

Kitaba ismini veren Annenin kızına “ Kızım Olsan Bilirdin ” kısmı ise ayrıca güzeldir.  Yazıdan anlaşılacağı gibi anlatım, kurgu ve dili çok beğendiğim bir kitap oldu. Daha fazla övmeden bu yazıyı da burada sonlandırayım.

“ Yusuf’u kuyuya atmış kardeşleri. O da kuyudan çıkmak için kuş olmuş, uçmuş. ” s.35

1 comment / Add your comment below

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir