Edebiyat dünyası ve klasikler ölümüne yaklaşmış kahramanların yaşadıklarını anlatan kitaplarla doludur. Turgenyev’in Lüzumsuz Bir Adamın Günlüğü kitabı da ölmeye yaklaşmış, kendisini lüzumsuz gören hasta bir adamın son günlerini anlatıyor. Kitap, iki hafta ömrü kalmış kahramanın günlüğünden oluşur. Bir novella şeklinde olan kitapta karakter, sürekli lüzumsuz olmasından dem vurmaktadır. Bu lüzumsuzluğunu okura inandırmak için geçmiş günlere gider ve geçmiş bir aşk hikayesini anlatır. Burada önemli olan şey, kahramanın kendisini bu aşkta başarısız görmesi ve bunun lüzumsuzluğunun ispatı olduğunu düşünmesidir. Sürekli bunu ispatlama çabasındadır.
“benim hakkımda söylenebilecek bir şey yok; ben yalnızca lüzumsuzum. gereğinden fazla, hepsi bu. büyük ihtimalle doğa bu dünyaya gelişimi hesaba katmadı ve bundan dolayı da bana davetsiz misafir muamelesi yapıyor. tüm hayatım boyunca sürekli yerimin alındığını fark ettim, belki de aramış olmam gereken konumu bulmaya çalışmadığımdan.”
“ah insanlar! gerçekten ne acınası bir soy.”
“bilindiği üzere bir adam mutluyken kafası pek çalışmaz.”
“yalan en az hakikat kadar yaşamın bir parçasıdır. belki daha bile fazla.”