Mutlu Beyin, özellikle 4 hormon özelinde (Dopamin, Oksitosin, Seratonin ve Endorfin) beynimizin işleyişini anlamayı sağlayan bir kitap. Bu hormonların hayatımıza, bedenimize olan etkileri detaylı bir şekilde anlatılıyor. Daha sonra ilk bölümlerde belirtilen teorilerin uygulanması için pratikler sunuluyor. Klasik bir kişisel gelişim kitabındaki klişelerin uzağında vücudu anlatmaya çalışması bu kitabı benzerlerinden farklı kılan en önemli özellik zannımca. Oldukça faydalı olduğum bu kitabı uzun süre önce storytel’den okuduğum için şu an daha fazla kitabı anlatamasam da tavsiye edebilirim.
Bir alışkanlığı edinmek için 21 gün tekrar etme gibi sözler duymuştum önceden. Bu kitapta 45 günlük kesintisiz sürecin oldukça önemli olduğu belirtiliyor.
“ Mutluluk hissi dört özel beyin kimyasalından gelir.Dopamin, endorfin, serotonin ve oksitosin. Bu mutlu kimyasallar beyin hayatta kalmamıza yarayan bir şey gördüğünde salgılanır.Somra salgılanma durur. Ve iyi bişey yolumuza çıktığında yeniden salgılanmak üzere beklerler. Her mutlu kimyasal farklıbir iyi hissi tetikler. Dopamin, ihtiyacınız olan şeyleri bulduğunuzda hissettiğiniz keyfi üretir. Evraka buldum hissi. Endorfin, acıyı farketmenizi engeller. Efori ya da coşku, zindelik hissi olarak da bilinir. Oksitosin başkalarıyla güvende olma duygusunu üretir. Bağ kurmakla ilişkilidir. Serotonin başkaları tarafından saygı görme duygusunu üretir. Gururla ilişkilidir. ”
“Dört mutlu kimyasal. Dopamin, aradığınızı bulmanın keyfi, endorfin, acıyı örten çoşku, oksitosin, sosyal bağların konforu, serotonin sosyal önemin güveni. ”
” Geçmişte günlük hayatın içinde o kadar çok fiziksel acı vardı ki sosyal acılar ikinci plandaydı. Şimdi ise daha az acının var olduğu dünyada daha çok acı çekiyor gibiyiz.”
“Şimdiye kadar tattığınız en iyi brownie’yi yerken ikinci lokma asla “tattığınızın en iyisi” olmayacaktır. İlk lokma dopamin salgılatır ama brownie biterken bu salınım da azalır. ”
“Dopamin insan başarısının yakıtıdır. Thomas Edison ampul için gereken ince teli ararken uykusuz kaldı. Hastalıklara çare bulundu, çünkü araştırmacılar buldukları sonuçları uzun saatler boyunca inceleyip grupladılar. Aradıklarını bulduklarında genellikle yeni bir hedef belirlediler. Beynimiz zaten sahip olduğumuz şeylerin etrafında kafa yormak üzere asarlanmadı. Bunun bir heyecanı yok. Onun yerine bir salgılanmadan sonra dibe düşüyoruz ve biz de bir şeyler yapmak durumunda kalıyoruz.”
““Bir şeylerin ters gittiğini hissettiğinizde ters giden şeyleri arar ve yolunda gidenleri görmezden gelirsiniz. Memeli beynindeki büyük korteks dünyanın sonunun geldiği sonucuna kolayca ulaşabilir.””